KARAKÖY
Galata Köprüsü
ilk köprü 6. yüzyılda I. Justinianus tarafından yapıldı. Dördüncü köprü Alman firması MAN AG tarafından 1912’de 350,000 altın Lirasına inşa edildi. Köprü 466 metre uzunluğunda,25 metre genişliğinde idi. Bugün hala pek çok kişinin hafızasında taze olan 16 Mayıs 1992’deki yangına kadar bu köprü kullanılmıştır. yerine, bugün “Galata Köprüsü” olarak b9.ilinen modern bir köprü yapıldı. Bu köprü günümüzde “Eski Galata Köprüsü” veya “Tarihi Galata Köprüsü” olarak bilinmektedir.
Bugün
Beşinci Galata Köprüsü 490 metre uzunluğunda ve 80 metrelik kısmı açılabilen bir baskül köprüdür. Köprünün yüzeyi 42 metre genişliğindedir ve her yöne doğru 3 şeritli bir yol ve bir yaya yolu bulunmaktadır. Tramvay hattının Kabataş’a kadar uzatılması sonucu, köprünün ortasındaki iki şerit tramvay yoluna ayrılmıştır. Bu köprü, Norwich’deki Trowse Köprüsü ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki birkaç köprünün yanı sıra, dünyada üzerinden tramvay geçen ender baskül köprülerden biridir.
Karaköy Balık Pazarı
Balık pazarına gidip taze deniz ürünleri almazsan Karaköy deneyimin eksik kalır. Hemen yanındaki restoranlara da uğra.
Karaköy Palas
İstanbul'un tarihi ve mimari dokusunun önemli parçalarından biri olan Karaköy Palas, 1920'lerde inşa edilen görkemli bir bina. Karaköy Palas, Art Deco tarzının (1920’lerin ve 1930’ların büyüleyici cazibesiyle süslenmiş, modernizmin en zarif yansıması olarak kabul edilen bir tasarım akımıdır. Bu stil, geometrik şekillerin keskin hatları, parlak renklerin ihtişamı ve lüks materyallerin zenginliğiyle karakterize edilir.)İstanbul'daki en güzel örneklerinden biri olarak görülmeye değer. Karaköy'ün ticari merkezinde yer alan bina, ilk olarak bir iş hanı olarak tasarlanarak dönemin önemli bankaları, sigorta şirketleri ve ticari işletmelerine ev sahipliği yapmış. Binanın dış cephesi, süslü detayları ve zarif mimarisiyle görenleri kendine hayran bırakıyor. İç mekanda ise geniş ve ferah koridorlar, yüksek tavanlar, detaylı süslemeler, yapının tarihi değerini ve estetik güzelliğini yansıtıyor
YERALTI CAMİİ :
572 yılında yapılmıştır Kurşunlu Mahzen olarak da adlandırılır. Galata'da, Karaköy Vapur İskelesi yakınında, Kemankeş Caddesi üzerindedir. Burası aslında kuşatma zamanlarında Bizanslılar tarafından gemilerin Haliç'e girişini engellemek için gerdikleri ünlü zincirin kuzey ucunun bağlandığı Kastellion’un bodrumudur.1203’te Haçlılar, donanmalarını Haliç’e sokabilmek için bu hisarı ele geçirmeye çalışmışlardır
Çorap değil gülsuyu kokar,İstanbul’un fethinden sonra burası yine cephanelik olarak kullanılmıştır.
714 yılında İstanbul’u almak için gelen Arap orduları burada yedi yıl kalmış, savaşta şehit olanlardan bazıları buraya defnedilmiştir.Yeraltı Camii içerisinde, Emeviler zamanında İstanbul’un fethi için gelip esir edilen ve burada zindan hayatına mahkum olan Ashab-ı Kiram’dan Amr bin As, Vehb bin Hüseyra, Sufyan ibni Uyeyne’ye isnat edilen makamlar yer almaktadır.
Bizans döneminde inşa edilen bir yer altı mahzeninin üzerinde bulunuyor. 1757 yılında Osmanlılar tarafından camiye dönüştürülen yapı, şehrin diğer camilerinden oldukça farklı bir atmosfere sahip. Caminin yer altına inşa edilmiş olması, ona mistik bir hava katıyor ve adeta zaman içinde yolculuk yapma hissi yaratıyor. Karaköy Yeraltı Camii, kalın taş duvarları ve düşük tavanlarıyla, sıradan cami tasarımlarından çok farklı bir mimari güzellik sunuyor.
Caminin iç mekanında sade bir mihrap ve minber bulunurken, tavan ve duvarlardaki taş işçiliği de özellikle dikkat çekiyor. Yeraltı Camii, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin atmosferlerinin bir arada yaşandığı nadir mekanlardan biri
Kemankeş mustafa paşa camii
Karaköy’de bulunan Kemankeş Mustafa Paşa Camii 1766 yılında kalmış ve birde sübyan mektebi bulunuyor. Caminin hemen yanındaki sübyan mektebi ve çeşme Reisülküttab İsmail Efendi tarafından 1732 yılında yaptırılmıştır. Caminin giriş kapısının iki yanında Hz Süleymanın mührü olan altı köşeli yıldız dikkat çekicidir. Yahudiliğin simgelerinden biri olduğu düşünülen bu yıldız şekli Osmanlı eserlerinde de kullanılmış.
FRANSIZ GEÇİDİ
Osmanlı zamanında Fransız tüccarlarının ticaret ettikleri yer.vintage gözlüklerinin
satış yeri.Fransız Geçidi fonksiyonu iki tane sokağı birbirine bağlamak. 1800’lü yıllarda Fransız gemicileri ile tüccarları buluşturmak için inşa edilmiş. Galata’nın bu bölgesinde Fransız tüccarların evleri varmış ve her Çarşamba günü bu çevre pazar kurulurmuş.
Türk Ortodoks Patrikhanesi
Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin Meryem Ana Kilisesi. 1920 li yıllarda Atatürk kurduruyor ve Papa Eftim’de Kurtuluş Savaşı esnasında Atatürk’e yardımcı olan isimlerden biri olmuş. Bu patrikhanelerin de başına o geçiyor. Bu cemaatin 3 tane kilisesi bulunuyor. Kilisenin içinde hiç bir kilise göremeyeceğiniz Türk bayrağı ve Ne Mutlu Türküm yazısı bulunuyor.
Yunanistan'daki Aynoroz Manastırı rahipleri, 1800'lü yılların sonunda Aynoroz Dağı'na gidenler ile hacı olmak için Kudüs'e giden ve ticaret yapmak için seyahat eden Rus Ortodoksların mola vermesi ve dinlenmesi için Karaköy'de hanlar inşa ettirdi.
Konaklayan Rusların ibadetlerini de yapabilmeleri için bu hanların çatısına "oda" şeklinde kiliseler yapıldı. "Aya Andrea", "Aya Panteleymon" ve "Aya İlia" isimleri verilen kiliseler, konaklamak için gelen Rusların ibadetlerini gerçekleştirdiği yerler olma vasfını kazandı.
Hanların çatı katında yer almaları sebebiyle "çatı kiliseleri" ve "apartman kiliseleri" olarak da bilinen bu yapılar, Rusya'da 25 Ekim 1917'de gerçekleşen Bolşevik İhtilali'nden kaçanlara da kapılarını açtı
Kılıç Ali Paşa Hamamı
Mimar Sinan tarafından Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa için 1583 yılında inşa edilmiş. Kılıç Ali Paşa Camii Külliyesi'nin bir parçası olan haman, İstanbul'un tarihi dokusunu yansıtan önemli bir eser. Günümüze kadar orijinal özelliklerini büyük ölçüde korumayı başaran Kılıç Ali Paşa Hamamı, yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor.geniş kubbe, mermer göbek taşı ve zarif süslemeler bulunuyor.
Kılıç Ali Paşa Camii
Tophane’de bulunan Kılıç Ali Paşa Camii, Mimar Sinan tarafından, tasarımında Ayasofya’dan esinlenerek 1580 yılında yaptırılmış. Kılıç Ali Paşa, aslen İtalyan olup sonradan İslam’ı kabul ederek özgürlüğüne kavuşan ve aynı zamanda kaptan-ı deryalık yapmış bir paşa. Kılıç Ali Paşa Camii, İznik çinileri ve ana kapıdaki sundurması ile birlikte İstanbul’un güzel camilerinden birisi konumunda.
Kılıç Ali Paşa adına türbe, medrese,hamam ve külliyeden ibarettir
3. Murat, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’ya mademki denizlere hakimsin camini de denizlerde yap der ve karadan yer vermez, O da Karaköydeki bu yeri doldurarak Camiyi inşa ettirir.Osmanlı leventlerine esir düşen İspanyol yazar Cervantes, İstanbul’a getirilmiş ve Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Cami’nin inşasında taş taşıyarak Mimar Sinan’ın emrinde çalışmıştı.
Kılıç Ali Paşa. İtalyanlar, La Castella kasabasının en büyük meydanına Kılıç Ali Paşa’nın heykeltıraş di Dinami tarafından yapılmış bir heykelini dikerek sahip çıkıp onunla övünmüşlerdi.
Avlunun ortasında zarif kubbe ile örtülü şadırvan...
İç kısımda lacivert üzerine beyazla çevrilmiş duvaların üst kısımlarını kuşatan çiniler üzerine nakşedilmiş kuşak yazıları. Rokoko üslubunda üç pencereli,mermer duvarları ve işlemeleri vardır 1732 de yapılmıştır. 3 Penceresi vardır. Taş işçiliği, ön yüzünde bitki motifleri önemlidir.
Tophane-i Amire
Tophane’de bulunan Tophane-i Amire binası, ilk olarak Bizans döneminde 15’inci yüzyılda II. Bayezid döneminde inşa edilen bina, uzun yıllar boyunca Osmanlı topçularının eğitim görmesi için kullanıldı. Günümüzde ise tarihi yapı, modern sanat galerileri ve kültürel etkinlikler için yenilenerek İstanbul'un kültürel yaşamına katkı sağlıyor. Bina, İstanbul’un fethinden sonra top döküm merkezi ve askeri topların üretildiği yer olmuş.
Nusretiye Camii
Caminin etkileyici kubbesi, minareleri ve iç süslemeleri de görülmeye değer güzellikte. Nusretiye Camii’nin yapımında kullanılan mermerler ve ince işçilikler, Osmanlı döneminin sanat anlayışını ile zanaatkarlığının zirve noktalarından kabul ediliyor
Nusretiye Camii, İstanbul'un Tophane semtinde bulunan 19. yüzyılda inşa edilmiş selatin camidir. Halk arasında daha çok “Tophane Camii” olarak anılır
Açılış töreninde topçu birliklerini selamlayıp yeniçerileri selamlamadığı görülen II. Mahmut’un birkaç ay sonra yeniçeri ocağını kaldırması üzerine yeniçerilere karşı kazandığı zaferin anısına camiye “Nusretiye” denilmeye başlandığı da söylenir.
II. Mahmut tarafından yaptırılan ve “Nusretiye” adı verilen camii, 1826’da ibadete açıldı.
Surp Pirgiç Kilisesi
Ermeni Katolikler, Sultan II. Mahmud’ un 6 Ocak 1830 tarihli fermanıyla “millet” olarak tanınmış, Ankara’dan ve uzaklaştırıldıkları diğer bölgelerden döndükten sonra İstanbul’da kendi ruhani reislerinin seçimi ve İstanbul’da ilk Katolik Ermeni kilisesinin inşası için çalışmalara başlamışlardır. 15 Temmuz 1831’de temeli atılan ve 13 Ocak 1834’te ibadete açılan bu mabed Surp Pirgiç’ e adanmış. Sadece ibadet günü olan Perşembe günleri açık oluyor.
Saint Benoît Lisesi
İstanbul’un en eski Fransız okullarından biri. 1700’lerin havası hala burada. Şöyle bir dışarıdan bakmak bile yeterli.Tarih: Fransız kültürüne ait köklü bir eğitim kurumu. Mimari: Bina da aynı şekilde, tarihi dokusu seni çeker.
KIRIM (ANGLİKAN) KİLİSESİ
Serdar-ı Ekrem caddesindedir. Eskiden Rum Mezarlığı’nın bulunduğu yerde, bugün neogotik üslupta inşa edilmiş olan kilise var. Kırım Kilisesi, 1858-1868 yılları arasında İngiltere’nin tanınmış mimarlarından, G. E. Street tarafından yapılmış. Malta taşı, bu kilisenin inşasında da kullanılmış.
Avlu çevresi, taştan yüksek duvarlarla çevrili. Kilise de bahçenin tam ortasında. Giriş kapısının üstünden iki küçük kule, hemen yanından da daha büyük, sivri külahlı bir çan kulesi yükseliyor. Kilisenin yüksek tavanlı uzun salonu, cephelerindeki vitraylı dairesel gül pencerelerle ve yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılıyor. Sultan Abdülmecit’in İngilizlere bağışladığı arazi üzerinde, Kırım Savaşı anısına yapılmış. Bu nedenle ‘Kırım’ı Anma Kilisesi’ olarak da biliniyor.
Bankalar caddesi
Düyun-ı Umumiye'ye bırakılan tekelleri yönetebilmek için, Osmanlı Bankası'nın, bazı yabancı bankalarla birlikte kurduğu şirkete gerekli binalarda mimar Alexandre Vallaury'nin planlarına göre Voyvoda Caddesi'nde yapılmıştı.Bu binalardan birine Osmanlı Bankası Genel Müdürlüğü ve merkez şubesi taşındı (bugün Osmanlı Bankası Müzesi); yanındaki diğer bina ise Reji İdaresi'nin yönetim binası oldu (halen Merkez Bankası tarafından kullanılmaktadır).
Özellikle Osmanlı Bankası'nın 1892 yılında burada kurulması, caddenin popülerliğini çok etkiledi.
ARAP CAMİİ
Tarihte bilinen İstanbul’da ilk ezanın okunduğu yer olma özelliğinde sahip. 715 yılında gelen İslam Arap kumandanlarından ve sahabe neslinden oluşan Mesleme Bin Abdülmelik kumandasındaki ordu tarafından yaptırıldığı rivayet ediliyor
SEKİZ KÖŞELİ YILDIZ FİGÜRÜ
Cumhurbaşkanlığı forsundaki iç içe geçmiş büyük ve küçük sekiz köşeli yıldızlar
Selçuklu kültür ve sanatının temel figürlerinden biri olan sekiz köşeli yıldızın Ortadoğu’da bulunan eski medeniyetlerde ve İslam dünyasında yaygın olarak kullanıldığı, sayı biliminde 8’in cenneti anlatan bir sembol olduğu belirtilmektedir. İslamiyet’in 8 esasa dayalı olduğu, bunlara “sekiz cennet kapısı” dendiği, sekiz köşeli yıldızın da sekiz cenneti simgelediği anlatılmaktadır.
Sekiz ilke “Merhamet ve şefkat, sabretmek, doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek, cömertlik, Rabbine şükretmek” olarak sıralanır. Üç hilalli yeşil İslam sancağını 3.Selim tek hilalle indirgemiş ve yanına sekiz köşeli yıldızı al sancağa koydurmuş, Sultan Abdülmecit zamanında 8 köşeli yıldızın hem madalyada hem de sancağımızda kullanılmasını yadırgamış ve insanı simgeleyen 5 köşeli yıldızı bayrağa koydurmuştur.
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi
Azapkapı’daki Saliha Sultan Çeşmesi 18’inci yüzyıla ait meydan çeşmesi ve sebil birleşiminin en güzel örneklerinden biridir.
IV. Mehmed’in eşi II. Mustafa’nın annesi Valide Sultan arabasıyla gezerken, Azapkapı’nın sokakları arasında küçük bir meydandaki çeşmenin başında, kırılan testisinden elinde kulpu kalmış ağlayan bir kız çocuğu görür ve çocuğu çağırtarak ona para vermek ister. Çocuk ise parayı almaz ve yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla Valide Sultan’a şöyle der: *Testiyi kırdığım için ağlamıyorum eve su götüremediğimden ağlıyorum.*
Kızın bu sözleri Validenin hoşuna gider, ve küçük kız saraya alınır. Bu kız büyüdüğünde II. Mustafa’nın eşi Saliha Sultan olacak ve II. Mustafa’ya hamile kaldığında; başında testiyi kırdığı çeşmeyi anımsayıp o küçük çeşmenin yerine daha büyük, daha muhteşem bir çeşme yapılmasını isteyecektir. Onun bu isteğini 1730 tarihinde tahta çıkan, oğlu I. Mahmud gerçekleştirmiştir.
Lale Devri geleneğini sürdüren Saliha Sultan Sebili ve Çeşmesi, ortada yuvarlak bir sebil, iki yanda birer çeşmeden meydana gelmiştir. Tümüyle mermer olan çeşme-sebilin ön cephesi muhteşem güzellikteki bitki motifleriyle bezenmiştir.
Topuzlu bendine bağlı Taksim makseninden su verilerek yapılan çeşmenin mimarı , Kayserili Mustafa Ağadır. Lale devri üslubu kullanılarak yapılan çeşmenin her tarafında taş işçiliği sunulmuş,
Sokollu Mehmet Paşa Camii (Azapkapı)
Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578'de Sokollu Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii stilinde yapılmış olan caminin altı mahzendir.
Karaköy Ceneviz Surları
Karaköy bir dönem Ceneviz yönetiminde kalmıştır
Yorumlar
Yorum Gönder