İstinye GEZELİM-GÖRELİM

İstinye
İstinye'nin antik çağdaki ismi Leosthenion'dur."Güçlü tanrıça Athena'nın güvenli limanı, güvenli koyu" anlamındadır.Bizans döneminde İstinye'nin adı Stenos oldu. Yine aynı dönemde Stenia ismini aldı. Eski dönem isimlerinden Stenia'ya uyarlanan en yakın isim İstinye olduğu için bu isim benimsenmiş olmalıdır.Bizanslar döneminde bir münzevi olan Daniel otuz üç yıl bir sütunun üzerinde oturmuş, yaz kış gelen ziyaretçilere bıkmadan, usanmadan vaaz ederek sütunun üzerinde kalmayı sürdürmüştür.
İstinye denince akla; koyu, tersanesi, kalafat yerleri, balıkçılığı, taş ve kireç ocakları, toprağının çok elverişli olması nedeniyle bahçecilik gelir.Rumlar deniz kıyısını tercih ederken, Türkler daha çok iç kısımlarda yaşıyorlardı. İstinye'nin bağ ve bahçelerinde yetişen bostanlar, sebzeler, meyveler ve bilhassa Osmanlı Çileği ünlüdür İstinye Emirgan yolu üzerinde ve deniz tarafındaki Müşir (Deli) Fuat Paşa Yalısı (835-1931) da tarihi eser yapılardandır. Yalı 19. yy.ın ikinci yarısında yapılmıştır.İran Sefiri Muhsin Han, Hicaz Kralı Şurayı Devlet Azalarından Şerif Hüseyin Bey yalınını sahibi olmuşlardır.Müşir Deli Fuat Paşa, başarılı bir asker ve devlet adamı olması, bildiklerini ve düşüncelerini çekinmeden ve dürüst olarak söylemesi nedeniyle kendisine "Deli" lakabı takılmıştır. Yalı da son sahibinin ismi ile anılır.  Dışişleri Bakanlığının Türkiye Temsilciliğinin kullanımına verildi. İstinye'nin yerli halkı Bizans dönemine kadar Hıristiyan Rum ve diğer azınlıklardan oluşuyordu. Ancak 1877 Rus Harbi (93 Harbi) göçleri, Balkan Harbi (1912) göçleri ve Rize'nin Ruslar tarafından işgali nedeni ile İstinye en çok göç alan yerleşim bölgelerinden biri oldu. Yirmi otuz yıl öncesine kadar İstinye halkının büyük çoğunluğunu Rize, Ardeşen, Pazar, Fındıklı, Hopa ve Artvinliler oluşturuyordu. Balkanlardan gelenler de az değildi. Bu yöre toplulukları yine İstinye'de ikamet etmektedirler ve İstinye'nin yerli halkını oluşturmaktadırlar. Ne var ki son yıllardaki yapılaşma, siteleşme ve yeni yerleşim alanlarının meydana gelmesi nedeniyle nüfusta çok büyük artış oldu.  İstinye denilince akla tersane gelirdi. Büyük bir iş merkezi olan tersane yüzlerce işçi barındırıyor ve İstinye ile özdeşleşiyordu. 
"Küçük Haliç" olarak bilinen İstinye koyu, Osmanlılar döneminde Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın isteği ve ısrarı ile tersane ve kalafat yeri olarak kullanılmıştır. Uzun yıllar Türk ve dünya denizciliğine hizmet eden tersane Boğaziçi yasasının 12. maddesi gereğince 26.08.199l'de kapatılmıştır.Tersanenin kalkması ile büyük tonajlı gemiler de gelmez olmuş, koyun bilhassa Yeniköy tarafı vapur iskelesine kadar, kotra ve yatlara, gezi teknelerine hizmet veren marina halini almıştır. 
İstinye Koyunun bir özelliği de eski yıllarda çok gür akışı olan deresi ile birleşmesidir. Bu derenin üzeri kapatılmak suretiyle geniş bir cadde kazanılmıştır.Boğaziçi Restaurant, Kuzine Restaurant ve İBB Sosyal Tesisi ile Han Cafe, Kaçkar Kafe gibi kafeterya ve çay bahçeleri deniz sahil şeridinde ve ana cadde üzerinde bulunuyorlar

İstinye'deki tarihi eserlerden biri Neslişah Sultan Camii'dir. İstinye'de Değirmen Sokakta olan cami II. Beyazıt'ın torunu Neslişah Sultan tarafından 1540 yılında yaptırıldı.Bizans İmparatoru Büyük Kostantin I. (324-337) "Baş Melek" Arhistratigos Mihail'in anısına şimdiki mevcut kiliseyi (iki melek) Taksiarhon Mihail ve Gavril Kilisesini yaptırdı. Bugünkü kilise 1820 yılında Rus gemiciler tarafından yeniden inşa edilmeye başlanmış, 1938 yılında ancak tamamlanabilmiştir. Fener Patrikhanesine bağlıdır. 19 yy.da yapılan Faik Bey Yalısı harika mimarisi ile dikkat çeker. Bina bilahare sahip değiştirdiğinden Pakize Hanım Yalısı olarak anılmaya başlamıştır. Recaizade (Hancıoğlu) Yalısı İstinye vapur iskelesi yanındadır, Yalı 19. yy.'ııı ikinci yarısında yapılmıştır. Zamanla harap olan yalı 1970'li yıllarda yıkılmış 1985 yılında yeniden inşa edilmiştir. Yeniköy'den İstinye'ye girişte sağ tarafta ve tam köşedeki Beyaz Yalı isimli yalı da İstinye'nin göz okşayan tarihi eserlerindendir.Yeniköy tarafından İstinye'ye girişte Kaşkar Çay Bahçesi ve Han Restaurant'ın yanındaki çınar ağacı İstinye'nin anıt ağaçlarındandır.


 İstinye Koyu derin ve korunaklı olduğu için Bizans döneminden beri iskân edilmeye başlanmıştır. Hemen her dönemde Karadeniz'den gelen donanmalar İstinye Koyunda demirlemişlerdir.Osmanlılar döneminde de aynı şekilde üs olarak kullanılan İstinye Koyu, aynı zamanda tersane ve kalafat yeri olarak da kullanılmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CİBALİ Aya kapı -GEZELİM-GÖRELİM

Çingene-DİLENCİ VAPURU-Çengelköy-İstinye-GEZELİM-GÖRELİM