CİBALİ Aya kapı -GEZELİM-GÖRELİM
CİBALİ Aya kapı
Orhan Kemal'in evi
Cibali sigara fabrikası
1884 tarihinde Osmanlı Reji şirketi tarafından sigara fabrikası olarak inşa edilir. Kırım Savaşı’ndan borçla çıkan Osmanlı Devleti (1853-1856), dış borçlanmaya gider. Avrupa sermayesine bağımlı hale gelir.Devlet borçlarına karşılık olarak tütün tekel imtiyazı 1876 yılında Galata bankerlerine, 1880 yılında ise ‘Duyunu Umumiye İdaresi’ne bırakılır. Osmanlı sınırları içinde tütün fabrikası açma imtiyazı 30 yıl süre ile ‘Reji Şirketi’ne verilir. Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası tütün mamülleri üretmek amacıyla 1884 yılından başlayarak reji şirketinin binası olarak inşa edilir. 1924 yılında tüm imtiyazlar kaldırılır Cumhuriyet Hükümetine devr edilir. Ülkemizde kadınların çalışmaya başladıkları ilk tesislerdendir.Orhan Kemal'in ''Evlerden biri'', Mahmut Yesari'nin 1927 tarihli ''Çulluk'' romanı bu fabrikada geçer. Alpay'ın''Fabrika kızı'' adlı şarkı burada geçer. Türkiye'nin ilk sendikal hareketlerinin başlangıç yer Cibali Tütün Fabrikasıdır.İkinci Abdulhamid zamanında yaptırılmıştır. Mimarı ermeni Hovsep Aznavur'dur. ilk yerli puro, 1959’da Samsun adıyla ilk filtreli sigara üretimi gibi pek çok ilke mekan olan Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası 1995 yılına kadar sigara üretimine devam etti. Fabrika, 1995 yılında eski teknolojisinden dolayı kapatıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in izniyle eğitim hizmeti vermek şartıyla Kadir Has'a verildi.Binanın alt katında Bizans su sarnıı ve Osmanlı Hamamı kalıntıları vardır. Ezak deposu olarak kullanılmış.
Sultan IV. Murat ve Cibali Yangını:Osmanlı döneminde genellikle evler ahşaptan, kamu binaları taştan yapılırmış. Burada başlayan bir yangın genellikle evden eve geçip, Yenikapı’ya kadar ulaşırmış. 1633 tarihinde meydana gelen Cibali Yangını, İstanbul'u kül etmişti. O yıllarda, Osmanlı Sultanı IV. Murat bu felaketten, geceleri Cibali kahvehanelerinde tütün içen kalafatçıları sorumlu tuttu. Sonra Cibali'den başlamak suretiyle, bütün İstanbul'da tütün içmeyi yasakladı. Peşinden de her türlü içkinin içilmesi yasaklandı. İdamlar birbirini izledi. Sultan IV. Murat, tebdil-i kıyafetle (tanınmamak için giysilerini değiştirme) sokaklara çıkar, elinde palasıyla kahveleri denetlerdi. Kendisi aşırı içki içmek ve afyon kullanmak alışkanlığı yüzünden genç yaşta öldü.
CİBALİ
Bizans döneminde, İstanbul'un Haliç'i de çevreleyen surlarının bugünkü Cibali semtinde bulunan kapısına “Porta Puteae” veya “Porta del Pozzo” dendiği söylenir. Rivayete göre İstanbul'un, II. Mehmed tarafından 29 Mayıs 1453'te fethedildiği gün, Bursa Subaşısı Cebe Ali Bey bu semtteki sur kapısını kırıp şehre girmiş, bu kapı ve çevresindeki semt, daha sonra bu kişinin adı ile anıla gelmiş, sonradan halk arasında Cibali şeklinde değişmiştir.
Cibali Kapısı: Mısır Sultanı Kladon'un şeyhi olan ve at kılından bir cübbe giydiği için 'Cebe Ali' olarak adlandırılan kişinin, İstanbul'a saldırdığı kapıdır.
Gül cami: Bu bölgenin adı Ayakapıdır. Gül Camisi (Aya Theodosia) Doğu Roma dönemi yapısıdır. 10. ya da 11. yüzyıla aittir. O dönemdeki Büyük Saray'ın ana girişi Halkı Kapısı üzerindeki İsa İkonunun indirilmesine karşı çıktığı için öldürülen Theodosia adlı kadının kutsal emanetlerinin bu kiliseye konduğu ve kilisenin Aya Theodosia olduğuna inanılır. 29 Mayıs 1453 teki fetihten bir gece önce, son Bizans imparatoru 11. Konstantinos Paleologos Dragezes, bugün "Gül Camii" diye bilinen "Aya Theodosia" Kilisesinde düzenlenen ayine katılmış ve İstanbul'un kurtuluşu için, halkı ile birlikte dua etmişti. 1500 yıllarında II.Bayezid minare ekleyerek camii yapmıştır. Osmanlı İstanbul'u alınca bir yontu gününde kiliseye gider ve her yer güllerle kaplıdır. Halka hiçbirşey yapılmadan geri dönülür, o günden sonra gül camii diye anılır.
Aya kapı
Kuveloğlu Han: Kantarcılardadır. 1810 'da yapılmış, Şileden denizin 30 m altından toplanan çakış taşlarının su kazanı içinde berrak su ile yapılan çay ocağı vardır. Tarihi talaş fırında pişen pidesi meşhurdur. Osmanlı padişahlarının ekmeklerinin yapıldığı talaş ile yanan fırında pide yapılır. Hanın ortasında kocaman bir soba bulunur.
Rüstem Paşa Camii
Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı, kızı Mimrimah Sultan’ın eşi Damat Rüstem Paşa için Mimar Sinan’a yaptırılmış.1561’de inşasına başlandığı 1564 yılında bitirilmiştir. Eminönü‘ndedir. Tüm görkemini sekiz köşeli fil ayağı ile desteklenmiş büyük kubbesi var. İznik ve Kütahya çinileri ile kaplanmış.Mavi rengin ağırlıkta olduğu çinilere çiçek motiflerinden soyut şekillere kadar pek çok desen çizilmiş.Cami ana girişinin bulunduğu revaklı kısımdan başlayarak baştan başa çini süslemelere sahip. Cami içindeki çini süslemelerinde 66 farklı lale, 45 farklı karanfil motifi bulunuyor. Avlu tarafında ana giriş kapısının sol tarafında bir Kabe çinisi bulunur. Üzerindeki yazıdan 1651 yılında yapıldığı anlaşılan Kabe çinisinde Mescid-i Haram içerisinde bulunan yapılar yer alır.
Cami içinde en göze çarpan çini süslemeler mihrap kısmında göze çarpmakta. Mihrap içinde yer alan panolarda çift kulplu ve ayaklı yan yana sıralanmış 6 adet vazo ve vazoların üstünde bitkisel motifler bulunuyor.Rüstem Paşa’nın türbesi Şehzade Camii‘nde bulunmakta.Yapı Osmanlı döneminde yapılan iş hanı ve cami birleşiminin bir örneği. Merdiven çıkılarak girilen yapının alt katında depolar ve dükkanlar var. Burası 2003 yılnda Avrupa'daki en güzel cami seçilmiştir.
Beta yeni Han :Eskiden kahvenin işlendiği, öğütüldüğüyer. Betada farklı çaylar denenebilir. 17. y.yılda yapılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder