Bab-ı Ali -GEZELİM-GÖRELİM
Bab-ı Ali
Babıali, Osmanlı Devleti’nin son döneminde sadrazamlık makamına ve hükümete verilen addır.
Bab-ı Ali Kapısı, yüce kapı ve yüksek kapı anlamlarını taşıyan bu kavram Sadrazam Konağını anlatmak ister.
İstanbul başkent olana kadar devletin bütün işleri Padişahın sarayında yapılırdı. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet tarafında çıkarılan Kanunname’yle bunu esaslara bağlamıştır. Önceleri padişahlar divana başkanlık ederken bu görev sadrazamlara geçmiştir.
Ancak mühim kararlar alınacağı zaman yine padişahlar divana katılır ve başkanlık yapmaktaydılar. Bu 17. Yüzyıla kadar devam etmiştir.
Burada bulunan bina 1756 yılında Sultan III. Osman tarafından yapılmıştır. Böylece Sadrazam konaklarının sürekli olarak bulunduğu ve devletin fiilen de yönetildiği merkez burası olmuştur. Bina 1844 yıllında tamamen devlet dairesi statüsü kazanmıştır.
Birçok kez farklı amaç için kullanılan yapı Cumhuriyetten itibaren eski Sadaret dairesi Vilayet Konağı olarak kullanılmaya başlanmış
Günümüze Stefan Kalfa’nın yatay kuruluşlu sade ampir cepheli yapılarıyla ulaşmıştır. Barok saçak ve örtülü, çeşmeli bir zafer takı düzenindeki Bab-ı ali kapısı sadrazam ve hükümette odaklanan yürütmenin sembolik ifadesini yansıtırken, Osmanlı Devleti’ndeki ilk kamu binasıdır.
1844’de yapılan yeni Bab-ı ali’nin yeri işleviyle birlikte değişmiştir. Topkapı Sarayı’nın önemini yitirdiği ve yalnızca onama makamı olarak kaldığı bu tarihten sonra Alay Köşkü’ne bakan kapı işlevini yitirerek Ankara caddesine bakan yani Hariciye’nin bulunduğu güney kapısı önem kazanmıştır. Çünkü artık Osmanlı Devleti’nin işleyişini sürdüren hükümetin ismi Bab-ı ali’dir. Hariciyenin önem kazanması ile birlikte haberin yakınında olan gazetecilerde buralara yerleşmiş Türk basını ifade eden Bab-ı ali deyimi anlam olarak yaşamaya başlamıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder